The Cranberries" grubunun ünlü solisti Dolores şarkı söylemeye 3 yaşında başlamıştı. Kısa zamanda müziğe oldukça bağlanan Dolores bütün gençlik yıllarını piyano çalarak ve şarkı sözleri yazarak geçirdi. 1990 yılına gelindiğinde kendine güveni tamdı. Müzik bütün yaşamıydı ve bunu profosyonel olarak yapmak istiyordu. Bunun için dahil olabileceği bir grup aramaya başladı. Bu arayış fazla uzun sürmedi ve bir arkadaşı aracılığıyla "The Cranberries Saw Us" isimli bir gruptan teklif aldı.
"The Cranberries Saw Us" altı yedi ay geçmişi olan yeni ve genç bir gruptu. Fakat bu dört kişilik grubun solisti başka bir grup çalışmasına dahil olmak için gruptan ayrılmaya karar vermişti. Bu da onları yeni bir solist aramaya mecbur bıraktı. Dolores gruptan ayrılacak olan Niall’in kız arkadaşının arkadaşıydı. Bu yolla tanışmış oldular.
Grupla ilk karşılaşması deneme niteliğindeydi. Diğer grup elemanlarının karşısına sözleri ilk erkek arkadaşı hakkında olan "Linger" isimli parça ile çıktı. Diğerleri tarafından büyük bir hayret ve beğeni ile karşılandı. Fakat onları hayrete düşüren şarkının sözleri değildi; onlar böyle ufak tefek bir insandan nasıl böyle güçlü bir ses çıkabileceğine şaşırmışlardı. Dolores gruba hemen kabul edildi.
Artık kendilerine yeni bir solist bulmuş olan grup gönül rahatlığı ile çalışmalarına devam edebilirdi. Grup küçük bir stüdyo çalışması yapmaya karar verdi. Aslında üç parçadan oluşacak olan bu kayıt ticari kaygıdan çok halkın tepkisini ölçmek için ortaya çıkmış bir çalışmaydı. Bu yüzden sadece 300 kopya çıkarıldı ve müzikmarketlere dağıtıldı. Bu 300 kopyanın tamamen tükenmesi sadece birkaç gün aldı. Bu başarılarından sonra grup adını "The Cranberries" olarak değiştirdi. Daha sonra bir kayıt stüdyosunda çalışmakta olan bir arkadaşları onlara bir deneme kaydı çekmelerini önerdi. Onlarda hemen bir deneme kaydı yaparak bunu bildikleri tüm plak şirketlerine dağıttılar.
Bu deneme kaydı Londra’daki plak şirketlerine ulaştığında büyük beğeni ile karşılandı ve bundan sonra gruba yavaş yavaş teklifler gelmeye başladı. Sonraları "Island Records" isimli bir plak şirketi için söylemeye başladılar.
Deneme kayıtları o kadar beğenilmişti ki basına dağıtıldı ve müzikseverlere sunuldu. The Cranberries bu sınavıda geçmişti. Kayıt bütün çevrelerce beğenildi. Yaş ortalamaları 19’u ancak bulan bu genç grup müzik dünyasında "gelecek" olarak görülüyordu.
Topluluk için herşey mükemmel gidiyordu fakat birden herşey alt üst oldu. Bir bakıma tecrübesizliklerinin kurbanı oldular. Deneme kaydının sonuçlarına bakan grubun kendine güveni tamdı ve 1991 yılında başarılarından emin bir şekilde "Uncertain" adlı bir single albüm çıkardılar. Albüm beklenenin yanına bile yaklaşamamıştı. Bütün kapılar suratlarına kapanmaya başladı. Eleştirmenler albümü başarısız olaraknitelendirirken için için "The Cranberries" in boşuna şişirilmiş bir grup olduğu görüşü yayıldı. Böylece o genç yaşlarında müzik dünyasının ne kadar acımasız ve vefasız olduğunu öğrendiler. Bütün bunlar yetmezmiş gibi birde menejerleri ile sorunlar yaşamaya başladılar. Bütün bu sorunlar üst üste binince grubun üstüne kaldıramayacakları kadar büyük bir yük bindi ve topluluk ayrılmanın eşiğine geldi.
İşte bu sırada yerel bir grubun konserini seyreden Dolores yanındaki arkadaşına dönerek grubun tekrardan toparlanmasında en büyük rolü oynayan sözü söyledi. "Başka herkez bunu yaparken biz niye yapamıyalım?". Bu an grubun yaşantısında bir dönüm noktasıydı.
Sonunda "The Cranberries" kendini yeniden toparlamaya başladı. Herşeye en baştan başlayacaklardı ve bu sefer hata yapmak yoktu. Bütün dünyaya bu gençlerin gerçekten "gelecek" olduğunu kanıtlamalıydılar.
İlk adım olarak kendilerine yeni bir menejer buldular ve büyük bir istekle stüdyo çalışmalarına başladılar. Amaçları ilk albümlerini çıkarmaktı. Albümün ismi "Everybody Else Doing It So Why Can’t We" ("başka herkez bunu yaparken biz niye yapamayalım") olacaktı. Albüm 1992 yılında Dublin de yapıldı ve 1993 yılında tüm müzik marketlere dağıtıldı. Albüm İngiltere, Avrupa ve Amerika’da oldukça başarılı oldu. İrlanda’dan sade vatandaşlar olarak ayrılan grup elemanları geriye yıldız olarak döndüler. Artık tüm dünyada tanınıyoz ve satıyorlardı.
Moralleri oldukça yüksek olan grup elemanları bu başarılarının bir şans eseri olmadığını kanıtlamak istercesine hemen stüdyo çalışmalarına başladılar. İkinci albümleri olan "No Need To Argue" 1995 yılında piyasaya sürüldü. Bu albümde büyük bir başarı kazandı ve üç hafta gibi bir sürede bir milyon kadar sattı. Albümde yer alan "Zombie" büyük sansasyon yarattı ve single olarak hiç piyasaya sürülmemesine rağmen Amerikan radyolarında en çok çalınan şarkılar arasında yerini aldı.
Dolores Mary O’Riordan Burton, Noel Anthony Hogan, Michael Gerard Hogan ve Fergal Patrick Lawler isimli bu dört genç sonunda kendilerini göstermişti. Gelecek vaadettikleri söylenmişti ve onlar da bunu kanıtlamışlardı.
Grubun son albümü 27 Nisan 1999 tarihli "Bury The Hatchet". Bury The Hatchet’da yer alan parçalar Animal Instinct, Loud and Clear, Promises, You and Me, Just My Imagination, Shattered, Desperate Andy, Saving Grace, Copycat, What’s On My Mind, Delilah, Fee Fi Fo ve Dying In The Sun.